Turizmde son yıllarda ön plana çıkan “dark turizmi”nin (hüzün turizmi) Karadeniz durağında tarihi Sinop Cezaevi yer alıyor.İlişkili Haberler
Bir dönem “Anadolu’nun Alkatrazı” olarak anılan tarihi Sinop Cezaevi, turizmde son yıllarda ön plana çıkan bir kavram olan “dark turizmi“nin (hüzün turizmi) Karadeniz durağındaki nokta olarak gösteriliyor.
ALKATRAZ HAKKINDA
Alkatraz, ABD’de San Fransisco açıklarında 3 adadan biri ve en bilineni. Soğuk körfez suları, bolca köpekbalığı ve akıntılar nedeniyle “kaçılamaz” denilen ve koşulları nedeniyle esir kampına benzetilen ada, yaklaşık yüz yıllık hapishane döneminde ünlü suçluları ağırladı. Şöhreti, “Alkatraz Kuşçusu” ve “Alkatraz’tan Kaçış” filmleriyle yakalayan hapishane şu anda müze olarak hizmet veriyor.
TARİHİ SİNOP CEZAEVİ
Dört bin yıl önce inşa edilen kale surlarının ardında, tarihi kaynaklara göre 14. yüzyılda zindan olarak kullanılmaya başlanan yapı, 1887 yılında resmi olarak zindana dönüştürülmesinin daha sonra da hapishane olarak kullanılmasının ardından 1999’a kadar sayısız hükümlünün çile doldurduğu yer oldu.
1999 yılında kapatılarak müze olarak kullanılmaya başlayan tarihi yapı, Türkiye’de dark turizminin (daha önce felaketlerin ya da ürkütücü olayların yaşandığı yerlere yapılan seyahatler) önemli noktalarından biri olarak dikkati çekiyor.
Tarihi yapı, aşınan duvarlarında, paslanan parmaklıklarında, sessiz koğuşlarında, rutubet kokan zindanlarında adeta hüzünlü hikayeleri ziyaretçilerin kulaklarına fısıldıyor.
Sinop Kültür ve Turizm Derneği Başkanı Cemalettin Kaya, tarihi Sinop Cezaevi’nin en azılı mahkumların yanı sıra ünlü yazar ve edebiyatçıların da sürgün ve hapis yeri olduğuna işaret etti.
Sinop Cezaevi’nde yatan edebiyatçılardan Sabahattin Ali’nin “Hapishane” şiirini burada yazdığına işaret eden Kaya, cezaevinin daha sonra bestelenen şiir ve Ayhan Işık’ın ”Katil” filmi ile ünlendiğini söyledi.
“Sinop Cezaevi, yüzyıllık tarihimizin simgesi gibi” diyen Kaya, şunları dile getirdi:
“Tarihi eskilere dayanan yapı, şiirlere, şarkılara konu olmuştur. Ünlü mahkumların yattığı yerdir. 1913’te Mahmut Şevket Paşa’nın öldürülmesi üzerine, 200 kadar İttihat Terakki karşıtının sürgün edilmesiyle nasıl bir yer olduğu anlaşılan Sinop Cezaevi, Cumhuriyet döneminde en azılı mahkumların yanı sıra, ünlü yazar ve edebiyatçıların da sürgün ve hapis yeri olmuştur”
Tarihi cezaevinin müzeye dönüştürülmesinin ardından Sinop turizminin itici gücü olduğunu ifade eden Kaya, tarihi yapının “hüzün turizmi” kapsamında da ön plana çıktığını vurguladı.
MUTLU ŞEHRİN “MUTSUZLUK” MÜZESİ
Türkiye İstatistik Kurumunun verilerine göre “Türkiye’nin en mutlu şehri” olarak gösterilen Sinop’un “mutsuzluk” müzesinin her yıl binlerce turisti ağırladığını belirten Kaya, şunları dile getirdi:
“Sinop Cezaevi, Sinop’un turizmini omuzlamıştır. Her yıl 300 bine yakın insan cezaevini ziyaret ediyor. Dolayısıyla Sinop’un diğer tarihi, doğal ve kültürel güzelliklerini de görüyor. Bu nedenle geçmişte hüzün ve acıların yaşadığı bu alan bugün şehrimiz için önemli bir tanıtım alanı haline gelmiştir.”
Kaya, müzenin geçmiş ile gelecek arasında bir köprü oluşturduğuna da işaret ederek, cezaevinin Sinop Adalet Müzesine çevrilmesi için çalıştıklarını söyledi.
HEYKELLERİ YAPILACAK
Günümüz teknolojileri kullanılarak Sinop Cezaevi’nde yatanların hareketli heykellerinin yapılacağını, o günkü yaşananların birebir yansıtılacağını anlatan Kaya, şunları kaydetti:
”Burada çok ilginçlikler var. Çocuk ıslahevi, kadınlar koğuşu, metrelerce yükseklikte taş surlar, gözetleme kuleleri, tarihe meydan okuyan demir kapılar, ürpertici zindan ve dahası birçok alan var. Geçmişte yaşananlar dijital olarak anlatılacak. Buraya daha fazla ziyaretçinin gelmesi ve kentin turizm aktivitesinin gelişmesi önem taşıyor”
EN MUTLU KENT: SİNOP
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.